13 Aralık 2011 Salı

Kimseyi görmedim ben senden daha özel

Şimdi uyuyorum,uyanıyorum ve yarın sabah onu unutmuş olarak uyanıyorum. Tamam mı? Yoksa ben kafayı yiyeceğim ciddiyim her gün bir kez daha ölüyorum. Her gün düşünmekten,şarkılar sanki ikimiz için yazılmış duygusuna kapılmaktan bıktım. Hiç durmadan özlüyorum. Hep özlüyorum. Bir ihtimal istiyorum. Tekrar görsem diyorum ya tekrar. Keşke bir kez daha. Bak imkansız değil bu.
 Seni görmeyeli daha kısa cümleler kuruyorum ben. İstiyorum. Deli gibi,kafayı yemiş gibi.
Keşke diyorum keşke benim olsan. Beni sevsen,aşık olsan. Elime bir güç geçse etrafındaki kızları tek tek yolabilirim. Kıskancım evet. Kıskanılmaktan nefret eden birine göre ilginç. Kimseyi bu kadar kıskanmadım ben.
Sana "sevgilim" demeyi o kadar isterdim ki.
Hayal kurmak bedava ya çok fazla kuruyorum o yüzden. Ama yoruldum. Gerçekleşmeyeceğini bildiğim hayalleri kurmaktan gerçekten yoruldum. Özlemekten yoruldum,seni beklemekten yoruldum.
En zoruda hiçbir zaman gelmeyecek birini beklemek.

9 Aralık 2011 Cuma

Çok ağlak günler geçiriyorum

Duygularımı sikeyim ya. Her bi boka ağlıyorum. Lan geçen gün komedi filmi izliyorum, filmdeki iki arkadaş saçma sapan bir şey yüzünden küstü. Oturdum ağladım. Gerizekalı mıyım ben? Evet evet öyleyim lan di mi evet öyleyim bence.
Her neyse. Gece yatıyorum yatağa saçma sapan şeyler düşünüyorum. Ya dışarda olmadık bir şekilde ayağım kayar,yere düşer ve rezil olursam diyorum. O an beynimde canlanıyor ardından gözyaşları..
Yarabbim oturup düşünüyorum gerizekalı mıyım ben ota boka ağlıyorum diye.
Sonra düşünüyorum. Bu kızın saçı çok kabarık ama çok güzel duruyor onda. Benim neden saçlarım böyle değil. Şu kızın giydiği kıyafeti ben giysem apaçi olurum o neden böyle güzel gözüküyor o kıyafetle? Sonra tam kendi kendime "lan bu kıza bu elbise ne kadar yakışmış ben giysem hayatta böyle durmaz" diyordum ki ordan abim atladı, " senin bacakların odun gibi çünkü Eylül" diye. 
Gel de ağlama yani.
Neyse Eylüüül. Bunlar da geçicek bebişim

8 Aralık 2011 Perşembe

En kısa zamanda Aşiyan'a nasıl gidilir öğreniyorum

Şimdi geçen gün dershaneden çıkmışım arkadaşımla gidiyoruz. Annesi arabayla geldi(arkadaşımın adı aralık olsun)Aralık arabaya bindi annesi beni de çağırdı arabaya gel seni eve bırakalım diye. Ben de bu lafı söylemesini bekliyormuş gibi şak diye kabul ettim. İnsan biz naz yapar ne biliyim "yok olmaz ehemehe sağolun ,ay cok canım vs." bişiler der. Her neyse ben bindim işte gidiyoruz. Bizim evin orada durduk. Annesi bana dedi ki "burdan yukarı çıkınca direk Aşiyan'a(Kocaeli'de bir yer işte ) gidiliyor değil mi ? "diye sordu. Ben de evet dedim o anın heyecanıyla. Oysa ki ordan dümdüz çıkınca nereye gidiliyor hiç bir bok bilmiyorum. Salladım işte evet diye.  Apatmana girdim. Merdivenlerden çıkarken ben başladım mı kendi kendime " lan ya yanlış yol verdiysem ve kaybolurlarsa, o gün onlarla en son birlikte olarak ben zanlı gözükürsem ve benı hapise atarlarsa,ölene kadar bulunmazlarsa,bir grup sapık katil onları öldürüp cesetlerini de yakıp çöp kutusuna atarlarsa,hayatım kararısa,bunun yüküyle yaşayamam" şeklinde akşamı geçirdim. Ertesi gün okulda Aralık'ı gördüm. İçim rahatladı,mutlu oldum. Eskisi gibi hayatıma devam ettim.

"Fil yutmuş boğa yılanı" gibisi.

No,I'm not beautiful
No,I'm not cute
No,I'm not smart
No,I'm not perfect
But yes, I love you


Bunun adı "Aglet" olsun. (ayakkabı bacığının ucundaki şey)

Lan ben bugün solfej dersim var sanıyordum. Saat 18:30'da. Meğersem saat 4'te piyano dersim varmış. Annem aradı telefonda carlıyor"senin piyano dersin var,ne sorumsuzsun beeeğğ,kalk git koş derse" dedi. Ben de "yeaaa karıştırmışım bugün solfej var sanıyordum" dedim. Doğru koştur koştur konservatuara gittim. Yolda amcalar,teyzeler tınn tıınn 10 saat yürüyemiyorlar. Çarpıp geçiyorum ben de, mal mal bakıyorlar. Her neyse sonra konservatuara girer girmez iki bin beş yüz tane tanıdık gördüm. Lafa tuttular. Acelem var karşim. Acelem olduğu zaman mı buluyonuz beni? Sonra koşa koşa sınıfa gittim hoca demez mi " Eylül koş git şu kağıtları kendin için fotokopi çektir bana da bir su al" İçimden " hassiktir " dedim. Yüz ifademle dışada vurdum. Lan benim cebimde para yok o aceleyle hemen gelmişim. Hoca 20 lira verdi. Hocaya diyemem ki şimdi param yok diye. Kadın götüyle güler. Neyse 20 lira verdi ya çaktırmadan onunkinden çektirdim. Hakkını helal etsin artık. Allam please günaha girmiş olmıyım. Zaten 1 lira mı ne tuttu lan. Zaten derste 10 saat telefonla konuşarak zamanımdan çalıyor. Asıl ben hakkımı helal etmiyom(o etmiyorsa tabii). Hoca kendi parasının üstünü aldı. Beni tekrar yolladı fotokopi çektirmeye. Lan bi seferde hepsini yollasana in,çık yoruldum lan.Neyse hoca parayı alınca benim götüm tutuştu napçam diye. Çantamın diplerindeki 5 ve 10 kuruşları birleştirerek 1 lira oluşturdum..Sonra gittim tekrar fotokopi çektirmeye.Adam da bu kız gerizekalı mı demiştir içinden.Kırtasiyede ki fotokopici amca yani. Mal mal gidiyorum etrafta entel dantel insanlar gördüm mü gülümsüyorum.Neyse bu da böyle işte. Anlatayım dedim

5 Aralık 2011 Pazartesi

"sikerim böyle aşkın ızdırabını"

Lan. Çok mutsuzum abi. Her geçen gün ölüyorum desem yeridir. Kafayı yedim resmen. 
Aklımdan çıkmıyor. Ama çocuk beni siklemiyor o ayrı mesele.
Şimdi olayı baştan anlatayım.
Benim bir kuzenim var gerizekalıdır fakat bana yararı çok dokunmuştur. Onun da dünyalar tatlısı bir arkadaşı var. Aynı yerlerde oturmadığımız için görüşme imkanımız pek olmuyor. Yazın kuzenimin facebook profilinde duvarına bir çocuğun yazdığını gördüm ve yok böyle taklılık abi. Neyse kuzenimin doğum günü geldi çattı. Bu beni İstanbul'a çağırdı. Ben de bindim otobüse gittim. O gün kuzenim,arkadaşı ve ben üçümüz Kadıköy'de takılıcaktık. Ben otobüsten indim beni aldılar sonra biz buluştuk işte. İlk başlarda sadece arkadaş olarak falan görmüştüm çocuğu. Gölcük'e döndükten bir iki ay sonra ( biz bununla internetten görüşmeye devam ediyoruz) lan ben çocuğa aşık oldum resmen ama varya kimseye bir şey anlatamıyorum. Neyse aradan bir kaç hafta geçti ilk önce en yakın arkadaşıma anlattım olanları. Sonra ben kuzenime yalvarmaya başladım " ne yap et ayarla o çocuğu falan" sonra ben en sonunda arayıp kendim konuşmaya karar verdim. İlk denemelerde özelden aradım ve bir türlü cesaret edip tek kelime çıkmadı ağzımdan. Sonra bir gece oturdum adam gibi cesaretimi topladım ve aradım. Ellerim,sesim titriyor. Sesimi tanıyacak diye ödüm patlıyor fakat aradan 3-4 ay geçmiş,çocuğun sikinde bile değilim de benim sesimi mi tanıyacak?Her neyse ben bir başladım konuşmaya. Heyecandan yarısını hatırlamıyorum tabii. İlk önce salak salak şeyler dedim yok hayranınım falan. Sonra yaptığımın gerizekalıca bir şey olduğunun farkına vardım. Anlatmaya başladım buna. "Her yerde resmin var,insan aşık olduğu kişiyle konuşunca böyle oluyormuş" falan dedim. Lan ama kalktım bir aynaya baktım yanaklarım kıpkırmızı. Utancımdan yerin dibine girecem. Sonra ben buna kim olduğum hakkında biraz kopya verdim. Bu hemen buldu kim olduğumu.Meğersem gerizekalı kuzenim anlatmış buna her şeyi ama inanmamış. Şaka yaptığını düşünmüş.Her neyse 45 dakikadan uzun süre konuştuk. Ben daha sonra kapadım telefonu. Evde koltuklardan atlıyorum resmen. Kapadım hemen kuzenime anlattım olanları.Ama çok güzeldi böyle rüya gibi. İyi ki anlattım diyorum şimdi. Ama eğer zamanı geri alabilseydim daha çok şey söylerdim,anlatırdım.
Fakat çocuk şuan beni pek siklemiyor. Konuşuyorum konuyu o akşama getirmeye çalışıyorum ama sanki istemiyor. Kapamaya çalışıyor. Hani "seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli " demiştim ya. Yalanmış. SİKERİM BÖYLE AŞKIN IZDIRABINI ABİ.